mai ve küreselleşme karşıtı çalışma grubu

Tekelleşmeyi Patent altına alan en önemli anlaşma TRIPS

Selim Yılmaz - Toplumsal Özgürlük - Mayıs 2004

 

Amerikan hükümeti tröstler komisyonu raporunda şöyle deniyor: "Tröstlerin rakipleri karşısındaki üstünlükleri, büyük ölçüde girişimlerinden ve teknik donatımlarının yetkinliğinden ileri gelmektedir. Tütün tröstü, kuruluşundan bu yana, el emeğinin yerini, en geniş oranda makinenin alması için çaba göstermektedir. Bu uğurda, tütün imalatıyla ilgili bütün patentleri satın almış, büyük paralar akıtmıştır. Başlangıçta birçoğu işe yaramayan bu patentlerin, tröstün mühendisleri tarafından incelenmesi, yararlanılabilir bir duruma getirilmesi gerekiyordu. 1906 sonunda, yalnız patent edinme işleriyle uğraşmak üzere, tröste bağlı iki şirket kuruldu.  "Başka tröstler, görevleri yeni imalat yöntemleri bulmak ve teknik yenileşmeleri incelemek olan, "developping engineers" [tekniği geliştirme mühendisleri] çalıştırmaktadırlar. Çelik tröstü, teknik yetkinliğe ya da üretim giderlerini azaltmaya elverişli her buluş için, mühendislerine ve işçilerine, yüksek primler ödemektedir.”

Bu satırlar[1] yaklaşık olarak yüz yıl öncesine ait bir durum tespitini yansıtmaktadır. Günümüzde ise, bilinen veya bilinmeyen (önümüzdeki süreçte gelişecek ya da geliştirilecekler dahil) tüm sektörlerde sermaye tarafından yukarıdaki alıntının binlerce katı hacmine ulaşmış ARGE-Araştırma Geliştirme yatırımları yapılmaktadır. Bunun temel nedeni sermayeler arası rekabet savaşında öne geçmektir.

 

"Sınai Mülkiyet" kavramı genel tanımı ile, sanayide ve tarımdaki buluşların, yeniliklerin, yeni tasarımların ve özgün çalışmaların ilk uygulayıcıları adına veya ticaret alanında üretilen ve satılan malların üzerlerindeki üreticisinin veya satıcısının ayırt edilmesini sağlayacak işaretlerin sahipleri adına kayıt edilmesini ve böylece ilk uygulayıcıların ürünü üretme ve satma hakkına belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan gayri maddi bir hakkın tanımıdır. Genel olarak sınai ve fikri mülkiyet hakları olarak tanımlanan patent, marka, telif gibi kavramlar kapitalizmin ilk kez tekelleşme sürecine girdiği 1880’lerden sonra çok önem kazanmıştır. Bu konuda 1883 yılında yapılan “Sınai Mülkiyetin Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi” ilk uluslar arası sözleşmedir. İkinci sözleşme ise 1886 yılında yapılan “Telif Hakları için Bern Sözleşmesi”dir. Bu sözleşmelere ek olarak Sınai ve Fikri Mülkiyet haklarının korunması üzerine son yüz yılda çeşitli anlaşmalar yapıldı ve örgütler kuruldu. Bu örgütlerden en önemlilerinden biri 1967 yılında Birleşmiş Milletlerin altında kurulan WIPO-Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatıdır.

 

Bütün bu anlaşma ve örgütlere rağmen neden bir TRIPS(Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights) - Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması yapıldı ya da buna ihtiyaç duyuldu? diye düşünüleblir. Bunun temel nedenini, TRIPS Anlaşmasından önce yapılan anlaşmaların imzalanmasının isteğe bağlı olması ve kurulan örgütlerin kararlarının tavsiye niteliğinde olması ya da yaptırım güçlerinin olmaması yüzünden ülkelerin gerekli iç hukuk düzenlemelerini yapmamaları olarak açıklayabiliriz. Ancak TRIPS anlaşması, 1995 yılının başından beri faaliyette olan WTO-Dünya Ticaret Örgütünün ve onun 4 temel kuruluş anlaşmasından biridir ve artık WTO hukukunun geçerli olduğu bir anlaşmadır. WTO, tahkim mekanizması üzerinden ambargo uygulama gücüne sahip olan sermayenin en önemli örgütlerinin başında gelmektedir ve bugün için 147 ülke üyesi bulunmaktadır. WTO’ya üye ülkeler dünya ticaret hacminin %85’inden fazlasına sahiptir ve üyelik görüşmeleri sürdürülen Rusya’nın da önümüzdeki yıllarda katılımı ile bu oran %90’lara ulaşacaktır. Bu yüzden TRIPS Anlaşmasının tekelleşme ve özel mülkiyet hakkının uluslar arası güvence altına alınması açısından önemi çok büyüktür. TRIPS Anlaşması ülkeler tarafından müzakere edilmeden ve başta ilaç ve kimya tekelleri olmak üzere tekeller tarafından GATT’ın Fikri Mülkiyet Hakları Komitesine hazırlatılmıştır.

 

TRİPS Anlaşmasında Neler Var?

Bölüm I – Genel Hükümler ve Temel Prensipler

Madde 3  -  Ulusal Muamele;

1.Üye devletler, diğer üye devletlerin gerçek ve tüzel kişilerine kendi yurttaşlarına sağladıklarından daha az lehte bir koruma sağlamayacaklardır.

2. Üye devletler hukuki ve idari prosedürlerle bağlantılı olarak kendilerine paragraf 1’de izin verilen istisnaları alabileceklerdir. Ancak bu istisnalar ancak bu anlaşma hükümleriyle çatışmayan, ticarete engel olmayan ulusal yasa hükümleri uyarınca alınabilecektir.

 

Madde 4  -  En Çok Kayrılan Ülke Muamelesi; Fikri Mülkiyet Haklarının korunmasıyla ilgili olarak bir üye devlet tarafından başka bir üye devletin gerçek ve tüzel kişilerine sağlanmış her hangi bir imtiyaz, ayrıcalık, avantaj veya dokunulmazlık derhal ve koşulsuz olarak tüm diğer üye devletlerin gerçek ve tüzel kişilerine de uygulanacaktır.

 

Anlaşmanın Bölüm II’de yer alan kapsamındaki konular: ve özet yorumumuz.

Telif ve Bağlantılı Haklar,  Ticari Markalar,  Coğrafi özellikler, Endüstriyel Dizaynlar, Patent Hakları,  Entegre Devreler veya Topografya Dizaynları, Yayınlanmamış bilgilerin korunması, Sözleşmeye bağlı lisanslardaki rekabete aykırı uygulamaların denetimi, gibi 8 temel kategori bulunmaktadır.

 

Bunlardan bazılarını kısaca yorumlarsak:

Özellikle telif hakları, sahiplerine kendi haklarının ticari olarak kiralanmasını yasaklama ve bu hakları istedikleri gibi kullanma yetkisi vermektedir.(Sanat sanat için mi yoksa toplum için mi  yapılmalı? sorusuna açıklık getiriliyor ve üçüncü bir şık olarak  “sanat ticaret içindir” geliyor.)

 

Anlaşma, bilgisayar programcılarına ve ses kayıt prodüktörlerine kendi yapıtlarının kamuya kiralanmasını yasaklayabilme veya izne bağlayabilme hakkı vermiştir. Benzer bir hak sinematografik eserlere de uygulanmaktadır. (Bilimsel icat ve buluşların insanlık için kullanımı engellenmiş oluyor)

 

Endüstriyel tasarım ve modellerin en az on yıllık bir dönem için koruma altına alınması öngörülmüştür. Korunan hak sahipleri; korunan endüstriyel tasarım veya modelin kopyalarının üretimi, satışı veya ithalatını engelleme hakkına sahiptir. (Burada sözü geçen “hak sahipleri” endüstriyel tasarımı yapanın bizzat kendisi değil, bu kişinin çalışmakta olduğu şirkettir.)

 

Anlaşmada bir buluşun patent ile korunabilmesi için aranan kriterler: yenilik, tekniğin bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabilirliktir.

 

Ticari değer taşıyan ticari sırların ve know-how gizliliğinin korunması ve dürüst ticari uygulamalara aykırı hareketlerin yasaklanması da TRIPS çerçevesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. (Bu hükümle birlikte, neredeyse bütün ikili ve çok taraflı yatırım-ticaret anlaşmalarında gerekçe bölümü altında yer verilen “teknoloji transferi” argümanı da geçerliliğini kaybetmiş oluyor)

 

TRIPS Anlaşması, üye ülkelere fikri ve sınai hakların etkin bir şekilde sağlanması amacıyla iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapmalarını öngörmektedir. Düzenlemeler fikri hakların ihlaline karşı etkin önlemlere izin vermeli; adil, eşit ve açık olmalı ancak pahalı olmamalıdır. Makul süreleri aşmamalı veya haksız gecikmelere yol açmamalıdır. 

 

Hak ihlaline karşı önlemler pahalı olamaz, zira bu ihlaller bir yandan da ticaretin gelişmesine yardım etmektedir. İhlal adı verilen uygulamalar aslında fikri haklar konusunda ikincil pazarlar yaratmış durumdadır. Her fikri üretimin bir de korsan piyasası vardır ki bu, kapitalist sistem için son derece önemlidir. Bu durum, sistemin önemli çelişkilerinden de birini teşkil etmektedir: bir yandan tekeller, “haksız”rekabete karşı korunacak ve ihlali yapanlara cezai müeyyide uygulanacak, fakat bir yandan da piyasalardaki canlılık korunacak, Pazar öldürülmeyecektir ve işte kapitalist sistem için de asolan budur.

 

TRIPS Anlaşmasının temel mantığının nasıl işlediği ve sermayeler arası rekabet savaşındaki yerinin ne kadar önemli olduğunu kısaca anlatmak için hepimizin bildiği 1500 metre koşusunu ve 20 yarışçıyı örnek olarak alalım. TRIPS Anlaşmasına göre bu koşuya katılan yarışçıların 2-3 tanesi 700 metreden, 4-5 tanesi 400 metreden ve geriye kalanları da 0 –100 metre arası bir mesafeden yarışa başlamak zorundadır. Bu örnek ilk anda çok garip gelebilir ama unutulmamalıdır ki Kapitalizm eşitsizlikler üzerinden yükselir. İşte TRIPS Anlaşması ve benzeri anlaşmalar tam da bunun için Tekel Haklarını korumak için vardır, yapılmaktadır ve Dünya halkları ve emekçileri kapitalizmin bütün oyunlarını bozana ve onu ortadan kaldırıncaya kadar da bu böyle sürüp gidecektir.

 

[1] Dr. Paul Tafel tarafından 1909 yılında yazılan “Report of the Commissioner of Corporation on the Tobacco Industry” kitabının 266. sayfasından, V.İ.Lenin tarafından ilk kez 1917 yılında yayınlanan Emperyalizm “Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” Kitabına aktarılmıştır