mai ve küreselleşme karşıtı çalışma grubu |
MAI Türkiye'de Uygulamada: Yatırım Konseyleri 20 Mart 2004 MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu |
“Emek
piyasalarımızı esnekleştirdik, emeği daha da ucuzlattık, artık engelli ve
hükümlüleri istihdam etmek zorunda da değilsiniz, üstelik işçinizi istediğiniz
ülkeden getirme özgürlüğüne de sahipsiniz, tüm bunları şizin şirketleriniz için
yaptık, gelin bizim ülkemize yatırım yapın.” “Ülkemizin kalkınması,
halkımızın refah düzeyinin yükselmesi, teknoloji transferinin arttırılması
amacıyla.........” cümlesi 90’lı yılların ikinci yarısından bu yana
Türkiye’de en fazla kullanılan tümceler arasına girmiş bulunuyor. IMF reçeteleri
uygulamaya konurken, AB müktesebatına uyum yasaları çıkarılırken, ikili anlaşmalar
imzalanırken, enflasyonu düşürme hedefi için “toplumsal fedakarlık” istenirken,
her seferinde adeta “bunu da yapalım, göreceksiniz yabancı yatırımcı gelecek, bu
kez son” dercesine bu nakarat tekrarlanıyor. 15 Mart 2004 tarihinde dünyanın en
büyük 20 ulus ötesi şirketinin başkanının (CEO) katılımıyla İstanbul’da
gerçekleştirilen “Türkiye’deki yatırım ortamının geliştirilmesi amaçlı
öneri alma” toplantısının kamu oyuna yapılan açıklamasında da yine aynı
gerekçelerin tekrar edildiğine tanıklık ettik. 'Türkiye Yatırım
Danışma Konseyi' toplantısına toplam ciroları 830 milyar dolar olan 20 firmanın
CEO'ları ve patronları katıldı. Süreklilik kazanacağı belirtilen Konseyin,
doğrudan yatırımların yolunu açacağı Konsey toplantısının en önemli amacının,
dünyanın çeşitli bölgelerinde yatırım kararı alanların Türkiye ekonomisi
konusundaki görüşlerini aktarmaları ve yatırım ortamının geliştirilmesi için
yapılabilecekler hakkında tavsiyelerini ortaya koymaları olduğununun altı çizildi.
Toplantıya katılan “sivil toplum kuruluşlarımız” içersinde Türkiye Odalar
Borsalar Birliği – TOBB, Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD, Yabancı
Sermaye Derneği YASED ve TİM de bulunuyor. Ayrıca, Dünya Bankası Başkanı James
Wolfensohn ve IMF Avrupa Sorumlusu Michael Deppler'ın da katıldığı Yatırım
Danışma Konseyi toplantılarının yılda bir veya iki kez yapılması amaçlanıyor.
Katılımcı yabancı şirketlerin yıllık ciroları toplamının 830 milyar $ ile
Türkiye milli gelirinin 3.5 katı büyüklüğünde olması iştahları iyice
kabartıyor. Toplantının arka planı
biraz irdelendiğinde, yatırımcıları cezbetme çabalarının 90’lı yılların
ikinci yarısından bu yana iyiden iyiye hız kazandığı dikkat çekiyor. “Özel sektör yatırımlarının,
özellikle de yabancı yatırımların seviyesinin düşüklügünün ve Türkiye’nin
dogrudan yabancı yatırımları cezbetme konusundaki performans eksikliginin nedenlerini
araştırmak ve Türk sistemini rasyonalize etmek için bir reform programı geliştirmek
üzere Dünya Bankası-Yabancı Yatırım Danışmanlık Kurumu (FIAS)’la bir dizi
ortak çalışma gerçekleştirilmiştir.”[1] cümlesinden de
anlaşılacağı gibi, Türkiye’nin yatırımları cezbetme performansının neden geri
kaldığı konusunda uzmanına danışılmış ve ardından da DB’nın FIAS isimli
kuruluşuyla birlikte yatırımlarda karşılaşılan idari engelleri tesbit etme amaçlı
bir proje yürütülmüş. Ayrıca, yabancı yatırımlar için “uygun” olacak bir
mevzuat ile etkin bir yatırım promosyon statejisi geliştirmek için iki ayrı proje
daha yapılmış. Bu projelerin ardından başlatılan “kapsamlı reform”
çerçevesinde 11 Aralık 2001 tarihinde reform programı sürecinin yapısını ve
aşagıda tanımlanan kilit reform alanlarını belirleyen Bakanlar Kurulu Kararı
çıkartılmış: - İstihdam (yabancıların çalışma
izinleri) - Sektörel Lisanslar - Arazi Temini ve Arsa Geliştirme - Vergi ve Teşvikler - Gümrükler ve Teknik Standartlar - Fikri Mülkiyet Hakları - Dogrudan Yabancı Yatırım Mevzuatı -Yatırım Promosyonu - KOBI’ler Daha sonra, belirlenen bu kilit
konularla ilgili 10 ayrı teknik komite oluşturulmuş ve planlanan kapsamlı reformların
YOİKK-Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Komitesine bağlı olarak
sürdürülmesi karar altına alınmış. Son derece önemli bir misyon yüklenen YOİKK,
çalışmalarına Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında, teknik komitelerin
başkanları ile Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, DPT Müsteşarlığı, Türkiye
Sanayici ve Işadamları Dernegi (TÜSIAD), Türkiye Odalar ve Borsalar Birligi (TOBB),
Yabancı Sermaye Dernegi (YASED) ve Türk Ihracatçılar Meclisi temsilcileriyle
başlamış, Sekreterya görevi de Hazine Müsteşarlığına verilmiş . AKP Hükümeti
iktidara geldiğinde, kendisinden önce başlatılmış reformlara bağlılığının bir
ifadesi olarak YOİKK başkanlığını Hazine’den sorumlu Devlet Bakanına
bağlamış(31 Aralık 2002). Reform programı bağlamında gerçekleştirilen
gelişmelerin vardığı son noktaya bakıldığında ortaya aşağıdaki tablo
çıkıyor: “1- Uluslararası en iyi örnekler
ve FIAS çalışmasının önerileri dikkate alınarak hazırlanan 4875 sayılı Dogrudan
Yabancı Yatırımlar Kanunu 17 Haziran 2003 tarih ve 25141 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüge girmiştir. Türkiye’de kurulacak yabancı sermayeli
şirketler için izin prosedürü ve asgari sermaye şartını kaldıran Dogrudan Yabancı
Yatırımlar (DYY) Kanunu ile yatırım ve yatırımcı tanımında uluslararası
standartlara uyulması öngörülmektedir. Bunun yanı sıra, Kanun, halen
yürürlükte olan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanununda yer alan,
milli muamele (vergi ve diger uygulamalar), kar ve temettü transferi ile şirketin
tasfiyesi veya satılması hallerinde sermaye payının yurt dışına transferi
serbestisi ve yabancı teknik personel çalıştırılması serbestisi gibi ilkeleri
korunmakta; gayrimenkul edinimi, uluslararası tahkim ve kamulaştırmaya karşı koruma
gibi konularda ise Anayasa ve diger kanunlarda varolan hükümleri teyit etmektedir. Yabancıların istihdamına
ilişkin süreçleri basitleştiren “Yabancıların Çalışma Izinleri Hakkında
Kanun” TBMM’de kabul edilmiş ve 6 Mart 2003 tarih ve 25040 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır. Aynı Teknik Komite tarafından, özel grupların (engelliler, eski
mahkumlar, terör kurbanları) zorunlu istihdamı konusunda da bir yasa taslagı
hazırlanmıştır. Devlet yardımlarının en önemlilerinden biri olan yatırım
indiriminin otomatik olarak uygulanmasını mümkün kılan 4842 no’lu Bazı Kanunlarda
Degişiklik Yapılması Hakkında Kanun 24 Nisan 2003 tarih ve 25088 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanmıştır. Şirket kuruluşu sürecinin
basitleştirilmesine
ve mükerrerliklerden arındırılmasına yönelik 4884 no’lu Türk Ticaret Kanunu,
Vergi Usul Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Iş Kanunu ve Sosyal
Sigortalar Kanununda Degişiklik Yapılması Hakkında Kanun 17 Haziran 2003 tarih ve
25141 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüge girmiştir. Gümrük
Müsteşarlığı, idari yeterlik ve etkililigini geliştirme amaçlı bir reform
programını yürürlüge koyma sürecindedir. Gümrük yasa, yönetmelik ve
işlemlerini Avrupa Birligi mevzuatı ile uyumlu hale getirme yönünde önemli adımlar
atılmıştır 2- Mevzuat Uyum Takvimi Bu öncelik altında bir mevzuat uyumu
öngörülmemektedir. Türkiye’deki bütün sektörlerde (AB menşeli) yabancı
yatırımların önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılmasına ilişkin
gerçekleştirilecek mevzuat uyum çalışmaları için Sermayenin Serbest Dolaşımı
başlığı altındakı Tablo 4.1.1’e bakınız. Türkiye Yatırım Promosyon Ajansı
ise, ilgili yasanın TBMM’de kabulünün ardından kurulacaktır.Kurumsal düzeydeki bu
ihtisaslaşmanın bir parçası olarak, Yabancı Sermaye Genel Müdürlügü sarih
istatistiksel veriler üzerinden politika oluşturacak bir kurum olarak yeni yerine
getirebilmek için bir dönüşüm sürecinden geçme durumunda kalacak; Yatırım
Promosyon Ajansı ise kamu ve özel sektör tarafından ortaklaşa yönetilecek yeni bir
kurum olarak teşekkül ettirilecektir.”[2] Başbakanlık tarafından aktarılan
yukarıdaki alıntıda bahsi geçen “Yatırım Promosyon Ajansı”nın projesi tamamen
Dünya Bankası’na ait. Ajansın merkezi İstanbul’da ve oluşumu ise özel sektör
ağırlıklı. Promosyon Teknik Komitesi’nin Ajansla ilgili tanımlaması “Başbakanlık’la
ilişkili, özel sektör temsilcilerinin çoğunluğunda, içinde kamunun da yer aldığı
özerk bir yapıda, politikacıların etkisinden arındırılmış bir ajans” şeklinde.
Ajansın, Yönetiminde ağırlık özel sektör temsilcilerinin, finasmanı
karşılamada ise ağırlık kamunun olacak, 300 bin doları kuruluş gideri olmak üzere,
ajansın ilk yıllık bütçesinin 2.2 milyon dolar olması düşünülüyor. Evet, bu
muazzam bütçe, işçi haklarını geriletmek için daha hangi reformların
yapılacağını belirlemek üzere tahsis edilmiş bulunuyor. Yukarıda sayılan tavizler
yetmemiş olacak ki ulusötesi sermaye, eksiklerin tamamlanması için 15 Mart ziyaretini
gerçekleştiriyor. Gerçekten de YOİKK adı verilen
kuruluşun Devlet Bakanı Ali Babacan başkanlığında 6 Mart 2003 tarihinde yaptığı
ilk toplantıda sunulan rapor, durumu ve gelinen noktayı tüm çıplaklığıyla gözler
önüne sermeye yetiyor: 1)
Şirket kuruluş sürecini bir güne indiren ve tek belge ile yapılmasını mümkün
kılan yasa tasarısı ile ilgili olarak kuruluşların görüşleri alınmış ve
Bakanlar Kurulu’na sunulmuştur. 2)
1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’u ve ilgili diğer bazı
yasal düzenlemeleri yürürlükten kaldıran “Kaçakçılıkla Mücadele Kanun
Tasarısı” Başbakanlığa sunulma aşamasındadır. 3)
Türk Patent Enstitüsü’ne ilişkin yasa tasarısı T.B.M.M.’nin gündemine
alınmıştır. 4)
“Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanun Tasarısı” T.B.M.M. gündeminde olup, Nisan
2003 tarihi itibari ile yasalaşması planlanmaktadır. 5)
Yatırımları teşvik araçlarının en önemlilerinden biri olan “yatırım
indirimi”nin yatırım teşvik belgesi olmaksızın otomatik olarak yatırımcıya
sunulmasına ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’nca yürütülen çalışmalar kısa
dönemde yürürlüğe girecektir. 6)
Madenciliğe ilişkin hukuki düzenleme T.B.M.M. gündemindedir. Özellikle ön
işletme ruhsat döneminin kaldırılması ile madencilik alanında yatırımların önü
açılacaktır. 7)
Yabancıların çalışmasına ilişkin yasa, T.B.M.M.’nden geçmiş,
Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulmuştur. Bugüne kadar çok sayıda kuruluş
tarafından çok başlı biçimde yürütülen yabancılara çalışma izni verme işi
çok başlılıktan kurtarılmış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tek
otorite haline getirilmiştir. Böylece istihdam ve göç gibi iki önemli sorun çok daha
iyi bir şekilde takip edilecektir. Özürlüler, hükümlüler ve terör kurbanı
yakınlarından oluşan özel grupların istihdam edilmesindeki mevcut oran
Başbakanlıkta bulunan yeni “İş Kanunu” ile %8’den %6’ya indirilmiştir. Böylece
işveren üzerindeki yükün azaltılması mümkün olacaktır. 8)
Ülkemizin yatırım yeri olarak imajını düzeltmeye, yabancı yatırımları
artırmaya, mevcut yatırımları genişletmeye yönelik faaliyetler yürütmek üzere bir
“Yatırım Promosyon Ajansı” kurulacaktır. Ajans, yatırımcılar için
şirketleşme ve yatırım sürecini kolaylaştırıcı her türlü hizmet ve desteği
sağlayacaktır. Ajansın faaliyetleri için gerekli finansman önemli ölçüde kamu
kaynaklarından sağlanacak, belirlenecek oranlarda ilgili sivil toplum
örgütlerinden de katkı yapılacaktır. Ajansın yönetimi kamu ve özel sektör
ortaklığına dayalı bir yapı ile sürdürülecektir. Nihai amacımız, güçlü,
ulusal yatırım promosyon stratejisini belirli politikalarla uyumlu olacak şekilde,
etkin bir biçimde belirleyen ve uygulayan bir yatırım promosyon ajansına sahip
olmaktır. Bu yapıyı oluşturan Kanun, T.B.M.M.’ne sevk edilecek şekle
getirilmiştir. Halen T.B.M.M’nde bulunan “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu”
ile birlikte bir paket halinde kanunlaşacaktır. Promosyon Ajansı’nın yapısı ve
görevleri üzerinde YOİKK üyelerince tam mutabakat sağlanmış olup, önümüzdeki
hafta yasalaştırma süreci başlatılacaktır. 9)
YOİKK bünyesinde kurulan “Yatırım Yeri” teknik komitesinde yürütülen
çalışmalar da sonuçlarını vermeye başlamıştır. Arazi maliyeti ve Hazine
arazilerinin tahsisi sürecinin kısaltılması ile ilgili olarak Milli Emlak Genel
Müdürlüğü mevzuatta önemli değişiklikler yapmayı hedeflemektedir. Organize
sanayi bölgelerinin, endüstri ve teknoloji geliştirme bölgelerinin ve serbest
bölgelerin kurulmasının teşvik edilmesi amacıyla Hazine arazilerinin rayiç bedel
yerine harca esas değer üzerinden satışına imkan tanınacaktır. 10)
Türkiye’de Küçük ve orta ölçekli işletmeler toplam işletmelerin %98’ini,
imalat sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin ise %99.5’ini oluşturmaktadır.
Üretilen katma değerin %27’sine, gayri safi hasılanın %60’na sahip olan
KOBİ’ler hem sayı, hem istihdam, hem de üretimdeki payları bakımından ekonomimizde
önemli bir yere sahiptir. Ancak, başta finansman olmak üzere, teknoloji, bilgi
yetersizlikleri, teşviklerden ve modern finansman tekniklerinden yeterince yararlanamama,
yönetim, üretim, pazarlama gibi bir çok sorunları bulunmaktadır. KOBİ’lerin
ülkemiz ekonomik ve sosyal yapısı bakımından taşıdığı önem ve sorunlarının
giderilmesi amacı ile YOİKK bünyesinde kurulan KOBİ Teknik Komitesi’nin görevleri
ve üyeleri hakkında görüş birliği sağlanmış, Komite’nin çalışmalarına
ivedilikle başlaması kararı alınmıştır.[3] Yukarıdaki
gelişmeler, Filipinler Devlet Başkanının 1999 yılında Fortune dergisine verdiği
ilanı çağrıştırmaktadır : “Sizin gibi şirketleri çekebilmek
için... dağlarımızı düzledik, ormanlarımızı traşladık, nehirlerimizin
yollarını değiştirdik, şehirlerimizi kaydırdık... Tüm bunlar sizin için,
şirketleriniz için, burada, Filipinler’de daha ucuz üretim yapabilmeniz için...”
Sosyal
Güvenlik Sistemi, eğitim, sağlık vb kamu hizmetleri gibi toplumsal fonksiyonlar söz
konusu olduğunda sürekli olarak kaynak yetersizliğinden dem vuran Hükümetler,
yatırımcıları cezbetmek adına mevcut bütün kaynakları seferber etmekte kararlı
bir görüntü vermektedirler. Bu noktada, “yatırımları cezbetmenin de istihdamı
arttırmak bakımından toplumsal bir çaba olduğu” ileri sürülebilir elbette. Ancak,
hükümlü ve engellilerin istihdam zorunluluğu ile ilgili oranları bile “işverenler
üzerindeki yükün hafifletilmesi” gerekçesiyle düşüren bir zihniyetten, insana
yakışır bir istihdam yaratacağını beklemek hayalden öte bir şey değildir. Devlet Bakanı Ali Babacan’ın çeşitli beyanatları, kayıt dışı ile mücadele söyleminin de geri planına ışık tutar niteliktedir: “''Türkiye'de yatırım ortamıyla ilgili pek çok problem olduğu ortada ama önemli olan, bunun farkında olup çözümleri üretmektir. Daha önceki dönemlerde bu problemler pek dinlenmemiş. Biz ilk defa İstanbul'da YASED ile bir toplantı yaptık, bununla ilgili adımlar attık. Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu'nda görüşülen 12 tasarı yasalaştı, 5 tasarı TBMM'de, Başbakanlık'ta bekleyen de var. ''Yatırım ortamıyla ilgili önemli konulardan biri, hukuk sistemidir. Bundan aylar önce, bu konuda TÜSİAD'dan bir çalışma istedik. TÜSİAD'ın çalışması Adalet Bakanlığı'nda değerlendirmeler sürüyor. Kayıt dışı ekonomi... Yabancı bir firma yüzde 18 KDV ödüyorsa yerli firma ise faturasını 3-5 puan düşük uyguluyorsa bu haksız rekabettir. Yabancı kurumlar gelir vergisini tam ödüyor, yerli ödemiyorsa bu haksız rekabettir. Kayıt dışı ekonomiyle ilgili mücadele sürecek. Gelir idaresi yeniden yapılandırılıyor. Gelirler Genel Müdürlüğü'nün adı ve yapısı değişecek. Vergi sisteminin sık sık değişmemesi lazım. Değişiklik olacaksa dahi oranların düşürülmesi biçiminde olmalı...” Devlet Bakanı, vergi sisteminin ancak oranlar düşürülecekse değiştirilmesi gerektiğini belirterek, aslında kayıt dışı ile kayıt içi arasındaki “haksız” rekabeti önlemek için kayıt içindekilere de kayıt dışının avantajlarını sunmayı planladığının ip uçlarını vermektedir. [2] Sanayi Politikaları www.abgs.gov.tr , 2003 [3] TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Devlet Bakanı Ali Babacan tarafından 6 Mart 2003’te yapılan basın duyurusu |