YENİ SENDİKALAR YASASI TASARI TASLAĞINA DİKKAT!!! T.MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu 7 Aralık 2005 |
2821 Sayılı Sendikalar Kanunu yerine hazırlanan ve Sendikalara gönderilen taslak metin içerisinde yer alan tuzak maddeler üzerine yapılan tartışmalarda “Sendikaların Denetimi”ni düzenleyen 35.maddeyi, mali müşavirlik ve denetim işlerini birbirinden ayırmayı öngören başka bir tasarı (ROSC ile)ilişkilendirerek yorumladığımız aşağıdaki açıklamamızı sendikaların yönetici, uzman ve hukukçularının dikkatine sunuyoruz. Yeni Sendikalar Yasası taslağının 35.maddesinin 3.bendinde “Sendika ve konfederasyonların gelir ve giderleri, yıllık dönemler halinde, 3568 sayılı Yasaya göre ruhsat almış ve denetim yetkisine sahip meslek mensubu yeminli mali müşavirlere denetlettirilir. Yeminli mali müşavir denetiminin yapılıp yapılmamasına genel kurulca karar verilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ile birlikte sendikalar yasasına ilk kez, 'denetim yetkisine haiz olma' şartı girmektedir. Her ne kadar mevcut taslak metinde sendika genel kurullarınca alınacak kararlara gönderme yapılmış olsa da, bu ilave cümle, eklenen bu yeni koşulun gerekçesi ve geri planını görmeye engel teşkil etmemelidir. Paragrafın sonuna eklenen cümle nihai metinde yer almadığı taktirde sendikaların gelir, gider, üyelik, yönetim kurulu kararları ve tüm işlemleri sendikaların üyeleri arasından Genel Kurulca seçilmiş Denetim Kurullarının dışına çıkarılmış olacaktır. İlk bakışta makul ve Genel Kurulun yetkisine bırakılmış gibi görünen bu hüküm ile sendikaların tüm hesapları, işverenlere bir şekilde “sözleşmeli de olsa” ücret bağı ile bağlı denetim elemanlarına, hatta daha da önemlisi özel denetim şirketlerine açık hale getirilmesi hedeflenmektedir. Hükümetin gündeminde olan bir diğer değişiklik ise Dünya Bankası ve IMF tarafından hazırlanan ve içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu 100’ün üzerinde gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkede uygulanması planlanan ROSC(Reports on the Observance of Standards of Codes) Standartlara ve Kanunlara Uyma Üzerine Rapordur. Bu raporun içeriği ve hedefleri içerisinde denetimin, mali müşavirlik ve muhasebe işlerinden ayrılıp, Bağımsız Denetim Şirketlerine devredilmesi önerisi de bulunmaktadır. ROSC ile hedeflenen, yerli ve yabancı şirketlerin, yetkili odalar da dahil olmak kaydıyla tümüyle kamusal denetimin dışına çıkarılmasıdır. Günümüz dünyasında denetim pastasının %80’den büyük bir kısmı tekelleşmiş 4 büyük denetim şirketi tarafından paylaşılmaktadır. Bu denetim tekelleri dünyadaki bütün büyük şirketleri, ücretlerini bu şirketlerden alarak denetlemektedirler. Ama bu denetimin nasıl yapıldığı Enron, Worldcom, Parmalat skandalları ile son yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu yüzden sendikalar yasa tasarı taslağındaki “denetim yetkisine sahip meslek mensubu” ya da “yeminli mali müşavir” terimlerini önümüzdeki dönemde oluşturulacak ve yasal olarak yetkilendirilecek bu “Bağımsız Denetim” şirketleri olarak okumak gerekmektedir. Böyle bir gelişmeden sonra sendikaların kimler tarafından ve kimin adına denetleneceği ciddi bir önem arz etmektedir. Yeni sendikalar yasasının taslakdaki biçimiyle çıkması ve ROSC’unda yasalaşması durumunda önümüzdeki süreçte sendikaları bekleyen tehlikeler şunlardır:
Bu yüzden sendikalar, bugün, varoluşlarının temelini oluşturan işçilerin ve üyelerinin ekonomik çıkarlarını ve demokratik haklarını sermayeden bağımsız ve sermaye karşısında korumak ve geliştirmek ilkesinin ortadan kaldırılması tehlikesi ile karşı karşıyadır. İster Yeminli Mali Müşavir ve ister “Bağımsız Denetim” Şirketleri marifetiyle sendikaların denetiminin yolu açıldığında sendikaların şirketler tarafından bilinmeyen hiçbir yaşamsal bilgileri kalmayacaktır. Sendikalar Yasa tasarısındaki bu hükmün tümden kaldırılması ve sendikaların denetimi ile ilgili kararın yalnızca sendika genel kurullarına bırakılması sağlanmalıdır. Sendikaların, örgütlü oldukları şirketleri denetleme gibi bir hakları olmadığına göre bu hakkın tek taraflı olarak sermayeye sağlanmak istenmesi girişimlerinin daha çok sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz.
|