NAMA Anlaşması ve geri planı hakkında özet Bilgi Notu (DTÖ web sitesinden alınmıştır) Türkiye MAİ ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu 22 Ocak 2006 |
NAMA, Tarım dışı ürünlerde piyasalara giriş anlaşması, DTÖ-AoA anlaşması kapsamı dışında olan tüm ürünleri kapsamaktadır. Başka bir deyişle imalat sanayi ürünlerinden, petrol ve madencilik, balıkçılık, orman ve hatta hizmet ürünleri bile NAMA anlaşması kapsamı içindedir. NAMA ürünleri için zaman zaman “sanayi ürünleri” ya da “imalat sanayi ürünleri” gibi kavramlar da kullanılmaktadır. Geçen zaman zarfında NAMA ürünlerinin dünya toplam ticari mal ihracatının %90’ını oluşturduğu duyurulmuştur. Aslında, daha Uruguay Raundu sırasında NAMA ürünlerinde piyasalara giriş konusunda çok ciddi yol katedilmiş, ve bu ürünlere uygulanan ortalama gümrük vergileri %6.3 düzeyinden %3.8 düzeyine indirilmiştir. Gelişmekte olan ülkeler açısından en önemli katkı yeni bağlayıcı gümrük tarifeleri biçiminde yapılmıştır. Gelişmekte olan ülkelerdeki NAMA ürünlerinin bağlayıcı kapsamı aradan geçen süre zarfında %21’den %73’e yükseltilmiş, bu da, ticaretin önceden öngörülebilirlik oranını ciddi oranda arttırmıştır. Bağlayıcılığı olan gümrük tarifesi ile kast edilen, bir üye devletin gümrük uygulayamayacağı tavan seviyesidir. Başka bir deyişle, bağlayıcı gümrük ile bir üye devletin uygulayabileceği maximum gümrük tarifesi kast edilmektedir. Belirlenen bu oranların devletler tarafından arttırılması ya da devletlerin anlaşmadan geri çekilmesi bu eylemden zarar gören üye devletlere tazminat ödenmesini zorunlu hale getirir. Buna karşın, uygulanmakta olan gümrük vergisi, belirlenmiş bu bağlayıcılığı olan gümrük vergi oranlarının altında olabilir. GATT anlaşmasının başlangıç turlarında gümrük vergileri indirimleri seçilmiş ürün bazında, üye devletlerin talep ve teklifleri doğrultusunda yapıldı. Fakat daha sonra taraflar, bazı formüller kullanmak suretiyle gümrük vergi indirimlerini genel kurallara bağlamayı tercih ettiler. Örneğin gelişmiş ülkeler Kennedy raundunda “doğrusal indirimler formülü”, Tokyo raundunda ise “İsviçre Formülü” gibi formüller uyguladılar ama çeşitli istisnalar kullandılar. Uruguay raundunda ise gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler Tokyo raunduna oranla daha düşük bir gümrük indirim ortalamasına ulaşabilmek için çeşitli formülleri müzakere ettiler. Yoğun tartışmaların ardından üye devletler formül yaklaşımının bir dizi avantajları olabileceği konusunda mutabakata vardılar. DTÖ’ye göre, formül yaklaşımı her şeyden önce üye devletlere, diğerlerinin kendi gümrük vergi oranlarını hangi oranlarda aşağıya çekeceğini önceden bilme fırsatı verdiği için şeffaf bir yaklaşımdır; talep/teklif yaklaşımı sürecine oranla daha basit daha etkin bir yaklaşımdır; gümrük indirimleri her bir üye devletin pazarlık gücüne değil kurallara bağlı olduğu için daha adildir; müzakerelerin sonuçlarını öngörme şansı vermesi bakımından görece daha tahmin edilebilir bir yapıya sahiptir. DTÖ’de Temmuz 2004’te varılan anlaşma gereği, gelişmekte olan ülkeler gümrük vergi indirimlerini daha uzun periyotlara yayabilecek ve şu iki seçenekten birini tercih etme şansına sahip olacaklar: 1) İthalat değerlerinin %10’una kadar olan ürünlere uyguladıkları gümrük vergilerinin %10’a kadar olan kısmı için formül indiriminin daha altında oranlar uygulamak; ya da 2) İthalat değerlerinin %10’una kadar olan ürünlere uyguladıkları gümrük vergilerinin %10’a kadar olan kısmı için Formül indirimi uygulamamak veya bu kısım için limitsiz gümrük tarifelerini terk etmek. En az gelişmiş ülkelerin (LDSs) formül yaklaşımını benimseme ya da sektörel yaklaşımı seçme gibi bir zorunluluğu yok. Bu ülkelerin yapacağı katkılar, bağlayıcı gümrük indirimlerini ihtiyaçları ve gelişme düzeylerine paralel olarak arttırmak biçiminde olacak. %35’in altında bir bağlayıcı gümrük tarifesi uygulayan gelişmekte olan ülkeler formül indirimlerinden muaf tutulacak, ama bunun yerine, gümrük vergilerine Uruguay raundunda tüm gelişmekte olan ülkeler için belirlenmiş sınırsız gümrük tarifeleri ortalamasını aşmayacak düzeyde bir bağlayıcılık getirecekler. DTÖ’nün yeni üyelerine de özel gümrük indirim prosedürleri uygulanacak. Tarife Dışı engel nedir ? Her ne kadar resmi bir tanımlaması bulunmasa da tarife dışı engel ile, ulusal ölçekte bir ekonomiyi korumayı amaçlayan ve gümrük vergileri dışında kalan düzenlemeler kast edilmektedir. Tarife dışı engellerin çoğu insan sağlığını korumak vb. gibi meşru bir nedene dayandırılmakta ve DTÖ’nün genel mantığıyla çatışmayacak bir şekilde kullanılabilmektedir. SPS ve TBT gibi anlaşmalar, hükümetlere, -ticaret üzerindeki etkilerini minimize etme ve arzu edilmeyen korumacılık amacıyla kullanılmamaları koşuluyla- meşru hedeflerine ulaşmak için gerek duydukları önlemleri alma olanağı vermektedir. NAMA müzakere grubu, tarife dışı engelleri (NTBs) incelemekte, tanımlamakta ve kategorize etmektedir. NTB’lerin pek çoğu ülkeler arasında ikili görüşmeler üzerinden çözüme kavuşturulmakta, geri kalanı ise sektörel düzeyde ele alınmaktadır. Bazı NTB’ler ise mevcut çok taraflı NTB anlaşmalarının kapsamı içindedir. NTB’ler ilgili sonuçlar, zaman zaman Ticaretin Kolaylaştırılması Müzakere Grubu vb diğer gruplardan da gelebilmektedir. DTÖ’ye göre, NTB’lerin sonuçları çok taraflı etkili olduğu içindir ki tüm üye devletlerin yararınadır.(Kaynak: Market Access: Negotiations/A Simple Guide – NAMA Negotiations http://www.wto.org/english/tratop_e/markacc_e/nama_negotiations_e.htm 18th Jan.2006) |