GATS Müzakerelerinde "Ekseriyetli Yaklaşım" Bilgi Notu Türkiye MAİ ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu 20 Ocak 2006 |
Hong Kong sürecinde, GATS müzakereleri için benimsenen “ekseriyetli yaklaşım” nasıl işletilecek? Bilindiği gibi, Aralık ayında Hong Kong’da yapılan DTÖ 6. Bakanlar Konferansında GATS için ekseriyetli bir yaklaşımın benimsenmesi ve taahhütlerle taleplerin kolektif bir biçimde belirlenmesi üzerinde anlaşma sağlanmıştı. Bu çerçevede, geçen hafta Brüksel’de bir hazırlık toplantısı yapıldı ve her bir GATS sektörünün sonuna “….. Dostları” kelimesi eklenerek bir çeşit, yeni ülke gruplamasının da ilk adımı atılmış oldu. Örneğin “Finansal Hizmetlerin Dostları” dendiğinde, bu sektörde liberalizasyonu destekleyen ülkeler, “Telekom Hizmetleri Dostları” dendiğinde ise telekom sektöründe liberalizasyonun öncüsü olmaya hazır ülkeler anlaşılması gerekiyor. İşte bu “dostlar”dan her biri, GATS müzakerelerinde çok önemli bir role sahip olacak ve örneğin grup önerilerini masaya getirecek. Dostlar gruplarının başkanlarının toplu talepler için gerekli hazırlıkları organize etmesi gerekiyor. Bu gruplardan bazıları, örneğin “telekom dostları”Hong Kong toplantıları biter bitmez faaliyetlerini başlatmış durumdalar. Kolektif yaklaşımın gruplar tarafından nasıl anlaşıldığı ise ayrı bir mesele. Kafalarda bir dizi çözülmemiş soru olduğu görülüyor. Örneğin, toplu taleplerin içeriği nasıl belirlenecek; imzaya açılmadan önce mi bu talepler üzerinde anlaşmaya varılacak, yoksa…..; bu soru elbette bir bölümüyle de stratejiye bağlı olacak örneğin mümkün olduğu kadar hırslı talepler mi gönderilmeli yoksa belli bir “dostlar” grubunun tüm üyelerinin onayını almamış talepler de gönderilmeli mi? Taleplerin altında olabildiğince çok sayıda ülkenin imzası aranmalı mı -böyle bir durum diğer ülkeler üzerindeki basıncı arttırmaya da yardım edecektir-. Aslında pek çok durumda böyle bir baskıya ihtiyaç duyulmayabilir. Mesela, “Deniz Taşımacılığı Hizmetlerinin Dostları” grubunun başkanlığını Japonya üstlenmiştir ve grup 14 üyeden oluşmaktadır. Ama daha şimdiden, grubun hazırladığı ortak bildiriye tam 37 üye devlet imza koymuştur. Daha fazla sayıda devleti kendi teklifinize katılmaya razı etmenin bir yolu kapsamlı bir talepler listesi oluşturmaktır. Ama böyle bir girişimin bir de bedeli vardır ki o da tekliflerinizden önemli bir bölümünde taahhütte bulunmayı peşinen kabul etmiş olmanızdır. Bir diğer önemli konu, kolektifleştirilmiş talepler olabildiğince çok sayıda ülkeye mi gönderilmeli, yoksa sadece belirlenen, kritik öneme haiz belli sayıda ülkeye mi iletilmeli ? Bu kritik öneme sahip ülkeler hangi kriterlere göre belirlenecek? Ya da “Dostlar” grupları farklı kolektif talepleri farklı ülke gruplarına mı iletecek? Bazıları, yoğun talepte bulundukları ülkeleri listelediler. Örneğin AB, Çevresel Hizmetler Dostları grubunun başkanlığını üstlenmiş durumda ve toplu taleplerini sadece 28 ülkeye göndereceği bildiriliyor. İkili ilişkilerinde çevre hizmetleri alanında tam 63 ülkeye taleplerini ilettiği bilinen AB’nin kolektif talepleri sadece 28 ülkeye ileteceğini bildirmesi son derece şaşırtıcı. Buradan şöyle bir sonuç çıkarmak mümkün, AB’nin taleplerini ilettiği ülkeler, çevresel hizmetlerini liberalize etme konusunda AB kadar istekli olmadıkları için “dostlar” grubunda yer almıyorlar. Telekom hizmetleri dostları grubunun eş başkanları Kanada ve Singapur ise hedeflenecek ülkeleri belirlemek için daha objektif kriterler aramaya başladılar. Örneğin Kanada, DTÖ üyelerini telekom sektörü açısından 4 gruba ayırmayı öneriyor: Telekom geliri 5 milyar $’ın üzerinde olan 17 ülke (burada AB tek bir ülke gibi alındığı için ülke sayısı olduğundan azmış gibi görünüyor, aslında bunun 41 olarak okunması daha doğru); Telekom geliri 1 ila 5 milyar $ civarında olan 20 kadar üye devlet; en az gelişmiş ülkeler (LDCs) dışında kalan bütün üye devletler ve LDCs. Böylece DTÖ üyeleri kendi aralarında bir kez daha ve yeni bir kategorizasyona tabi tutuluyor ve aslan payı gelişmiş ülkeler arasından yeniden bölüşülüyor. Kanada’nın önerdiği bir diğer koşul da grup üyesi devletlerin belli sayıda hedeflerin belli bir yüzdesi için taahhütte bulunmaları gereği. Üzerinde hala tartışma süren bir diğer önemli konu da kolektif talepler gerekli yerlere iletildikten sonra ne olacağı? Ekseriyetli yaklaşımın nasıl işletileceği? Sektörel müzakerelerin nasıl düzenleneceği? Sektörler arası pazarlıkların nasıl yapılacağı?(Bu haberin kaynağı CONFIDENTIAL olarak belirtilmiştir,) |