mai ve küreselleşme karşıtı çalışma grubu

 

DTÖ 6.Bakanlar Konferansı (Hong Kong) Bilgi Notu - 2

Türkiye MAİ ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu

15 Ocak 2006

 

Hong Kong’da Tartışılanlar:

Herzaman olduğu gibi yine yoğun protestolarla geçen DTÖ’ nün Hong Kong’ da yapılan 6. Bakanlar Konferansı’ nın sonunda her ne kadar parlak bir netice elde edilememiş olsa da bakanların küresel ticaret müzakerelerini kilitleyecek tavırlardan kaçındıkları ve bunda başarılı oldukları belirtiliyor. Sermaye çevrelerince yapılan yorumlarda ise AB ve ABD sermayesinin bu zirvede hedeflediğine tam olarak uaşamadığının altı çiziliyor. DTÖ’ nün 150 üye devleti, diğer bazı mutabakatların yanı sıra 2013 yılınna kadar gelişmiş devletlerin tarıma uyguladıkları desteklemelere son vermesi konusunda da anlaşmaya vardılar.

Toplantılar sırasında bölge çiçek yetiştiricilerinin haklarını savunmak için Hong Kong’ ta bulunan Yakima Kuzey Batı Bahçivanlar Konseyi Başkan Yardımcısı Mark Powers, DTÖ üyerlerininileri bir hamle yaptıklarına tanık olmanın çok güzel olduğunu ancak elde edilen sonucun olsa olsa “alternatife oranla daha iyi” biçiminde yorumlanabileceğini; hatta dürüst olmak gerekirse bunun sağlanacak en alt düzeydeki kazanım olduğunu belirtiyor. Toplantılarda gelişmekte olan ülkeler, gelişmişlerin 2006 yılında pamuk desteklemelerine son vermelerinin sağlanması ve dünyanın en yoksul 32 ülkesine gelişmiş devletler tarafından uygulanmakta olan kota ve gümrüklerin bu ülkelerce yapılan ihracatın en azından yarısı için kaldırılmasını güvence altına almak amacıyla birlik içinde hareket ettiler. Brezilya Dış İşleri Bakanı Amorim, bununla ilgili olarak “sonunda bir birlik olabildiğimizi göstermeyi başardık” yorumunda bulundu. Ortaya çıkan nihai metinde, ABD’ nin daha önceden planladığı pek çok hedefin yer almadığı, bunların en önemlisinin ise AB’ nin tarım desteklemelerini ABD’deki düzeylere yaklaştırması ve böylece ABD tarım ve imalat sanayi ürünlerinin önüne yeni pazarlar açılması olduğu belirtiliyor.

Microsoft’ un uluslar arası ticaret politikaları konularındaki kıdemli danışmanı Malcolm Lee ise ABD sanayicilerinin daha iyi bir sonuç deklarasyonunu tercih edeceğini, mevcut durumun ise ancak Doha Raundunun planlandığı üzere önümüzdeki yılın sonunda tamamlanmasını sağlayacak bir açılım getirmesi halinde pozitif bir gelişme olarak yorumlanabileceğini belirtti. AB ve ABD’ li sanayiciler, Hong Kong Bakanlar Konferansı’ nda bir hafta gibi uzun bir sürenin, dünya ticaretinin %75’ lik bir bölümünü ilgilendirmeyen ticaret dışı alanları tartışarak harcanmasının hayal kırıklığı yarattığını belirttiler. Bu arada başta ABD olmak üzere büyük bloklar ikili ticaret anlaşmaları üzerinden hedeflerine daha çabuk ulşmanın hazırlıklarını yapmaya devam ediyorlar. Örneğin geçtiğimi Temmuzda ABD Kongresi’ nden geçirilen CAFTA(Orta Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) ya atfedilen önem çok büyük. Ayrıca Tayland’ la imzalanması için üzerinde 18 ay uğraşılan serbest ticaret anlaşmasına da çok büyük umutlar bağlanmış durumda. Bzı ülklere ve analistler ise, bu tarz ikili ticaret anlaşmalarının dünya çok taraflı ticaret sistemine zarar vereceğini belirtiyorlar.

Hong Kong’ da Sermaye Açısından Başarı ve Başarısızlık Olarak Değerlendirilen Sonuçlar:

-Gelişmiş ülkeler 2013 yılına kadar tarım ihracat desteklerine son verecek

-2006 yılında pamuk üzerindeki ihracat desteklerinin tümü kaldırılacak

-Yıllık gayrisafi yurt içi hasılası kişi başına 750$ ın altında olan ülkelerin zengin ülkelere yapacağı ihracatın %97’ si kota ve gümrük vergisinden muaf tutulacak.

İşte yapılan bu jestlere karşılık olarak gelişmiş ülkeler sanayide uygulamakta oldukları gümrük vergilerini bir süre daha koruma, pamuk dışındaki diğer tarım desteklerini sürdürme ve tarımda uyguladıkları gümrük vergilerini devam ettirme avantajlarını korumayı başardılar. Gelişmiş ülkelere tarım desteklerinden vaz geçmeleri için 8 yıl gibi uzun bir süre tanınırken; telekom, bankacılık, sigortacılık ve enrji gibi kilit sektörlerini açması istenen ülkelere müzakereler için verilen nihai süre sadece 2.5 ay oldu ve tarih 28 Şubat olarak belirlndi. (Accord on farm exports moves trade talks forward,but not far, By Alwyn Scott, The Seattle Times, The Associated Press December 19, 2005)

Hong Kong Toplantılarının Geri Planı: Kimler, neden ve nasıl anlaşmaya vardılar?

Hong Kong’ un arka planına baktığımızda DTÖ’ nün, varılan anlaşmalarla, aslında, “yaşam destek üniteine” bağlandığını görüyoruz. Gerçekte gelişmekte olan ülkelerden koparılan onca taviz karşılığında verilenler neredeyse “hiçbir şeye” eşit. Bu tavizlerin başında, genelde şimdiye kadar gelişmiş ülkelere oranla sanayi ürünlerini daha yüksek gümrüklerle korumaya çalışan gelişmekte olan ülkelerin bu ürünlre uygulamakta oldukları gümrük vergilerini “İsviçre Formülü” ne bağlı olarak radikal oranlarda indirmeye zorlanacakları NAMA anlaşması geliyor. İkinci olarak, hizmet müzakerelerine getirilen ve anlaşmanın “esnek” yapısını erezyona uğratan “ekseriyet” hükmü dikkat çekiyor. Bu hükmün yardımıyla gelişmekte olan ülkeler en stratejik hizmet alanlarını GATS’ a dahil etmek zorunda kalacaklar. Bu son derece önemli iki taviz karşılığında gelişmekte olan ülkelerin ne elde ettiğine baktığımızda ise, tarım desteklemelerinin kaldırılması konusunda gelişmişlere bir kez daha ve oldukça uzun sürelerle tanınan “ileri tarihe atma” avantajımı görüyoruz. Hatta, varılan anlaşma uyarınca örneğin AB, resmi olarak tanımlanmış ihracat destekleri dışında kalan ve yaklaşık olarak 55 milyar Euro’ ya ulaşan diğer ürünler bazındaki ihracat desteklemelerini 2013’ ten sonra da sürdürmeye devam edebilecek. Aslında finalde ortaya böyle bir anlaşma çıkacağı işin daha başında belliydi ve pek çok gelişmekte olan ülke delegesi Hong Kong’ a muhalefet etme amacıyla gelmişti. Fakat sona gelindiğinde bu muhalif devletlerin çoğunun, sürecin sonunda DTÖ’ nün başarısızlığından sorumlu tutulma kaygılarıyla hareket ettiklerine tanık olundu. Hatta Küba ve Venezuela bile 18 Aralık akşamı, hizmetlerle ilgili müzakerelerin kapanış metnine yalnızca rezerv koymakla yetindiklerini itiraf ettiler. Gelişmekte olan ülkeler ittifakının çökmesinin nedeni pek te liderlikten yoksun olmalarıyla açıklanamaz, ama liderliğin onları ters yöne çektiği gerçeğinin de kabul edilmesi gerekir. Hong Kong tartışmalarının odak noktası, gelişmekte olan ülkelerin yani G20 grubunun liderleri konumunda olan Brezilya ve Hindistan’ ın pozisyonlarıydı. Daha HONG Kong’ a gelinmeden önce Brezilya ve Hindistan anlşamaya varma konusunda ikna eildiler. Brezilya açısından dip noka AB’ nin tarım ihracat desteklerini kaldırmak için bir tarih belirlemesi olacaktı. Bu husus gerek Brezilya delegeleri fakat gerekse pek çok diğer gelişmekte olan ülke deledesi tarafından daha müzakereler esnasında AB’ nin kabul edeceğine inanılan bir husustu. Fakat hiç te öyle olmadı ve AB, en son dakikaya kadar bu konuda ayak diredi. Dahası, Brezilya, Hong Kong’ a NAMA’ da İsviçre Formülünü kabul etmeye istekli bir şekilde geldi. Hindistan ise hizmet müzakerelerinde ekseriyetli yaklaşımı destekleyecek, tarım konusunda da Brezilya ne derse onu yapacaktı. Herkesin aklındaki yegane soru, Hindistan’ ın, gelişmekte olan ülkelerdeki hizmet çalışanlarına AB ve ABD’ nin kapılarını aralayabilecek GATS-Mode 4 konusunda gelişmiş ülkelere baskı uygulayıp, uygulamayacağı idi. Tahmin edileceği gibi Hindistan bu konuda Washington’ a baskı yapmamaya karar verdi. Sonuca bakıldığında her ne kadar varılan anlaşmanın bütünü gelişmekte olan dünya açısından bir kayıp olsa da, Brezilya ve Hindistan’ ın kayıplarının, ortalamanın altında olduğunun altını çizmek zorundayız. Ancak, bu iki ülkenin kazancının Hong Kong’ da varılan anlaşmayla hiçbir ilgisi yok, çünkü asıl kazançları DTÖ’deki bundan sonraki rollerinin diğer gelişmiş ülkelerle aynı olacağının güvencesinin verilmiş olması. 2003 yılında Cancun’ daki Bakanlar konferansında AB ve ABD örgütün eski güç dengesini değiştirmek zorunda olduğu ve elitler grubuna mutlaka yeni oyuncuların dahil edilmesi gerektiği konularında uyarıldılar. Örgütün ayakları üzerinde durabilmesi, güç çemberinin genişletilmesine bağlıydı. AB ve ABD(FİPs) “Beş İlgili Taraf” içerisinde Avustralya’ nın yanı sıra Brezilya ve Hindistan’ ı davet etmesi, FİPs’ in öncülüğünde Temmuz 2004’ te çerçeve anlaşma çıkmasıyla noktalanan tarım müzakerelerine çözüm getirme girişimi de bu yönde atılmış önmeli adımlardı. Hong Kong sürecinden hemen önce “Yeni Dörtlü” adı altında alelacele oluşturulan yeni informel grubun gelişmiş ve gelişmekte olan dünya tarafından da onaylanması Brezilya ve Hindistan’ ın yeni süreçteki rollerinin ne olacağına ışık tutar nitelikteydi. Hong Kong’ ta temel amaç DTÖ’ yü kurtarmaktı ve bu iki ülkenin görevi ise AB ve ABD’ nin tarım ihracat desteklemelerinde büyük indirimler tapmak istememesi halinde gelişmekte olan ülkeleri kendi aleyhleine bir dengeye ikna etmekti. Toplantının son günü geldiğinde ise, Brezilya ve Hindistan bu kez, ortaya çıkan anlaşmanın gelişmekte olan ülkelerin ne kadar lehine olduğu üzerine propaganda yapmakla görevlendirilmişlerdi. Brezilya dış işleri bakanı, gelebilecek ters soruların önünü kesebilmek için basın konferansını adeta yarıda bitirdi ve ardından da Hintli bakanla derhal salonu terk etti. Gerek Brezilya gerekse Hindistan hükümetleri, yürüttükleri anti-neo liberal propoganda sonucunda iktidara geldiler. Ama iktidarı aldıktan sonra neoliberal programların en etkin savunucuları oldular, IMF programlarını desteklemekten ve ulusötesi şirketlerin lobi gruplarına tavizler vermekten geri durmadılar. Bu bağlamda, her iki hükümetin kendi ülkelerindeki sicilleri ile Hong Kong’ ta sergiledikleri performans arasında doğrusal ve hatta tutarlı bir ilişki olduğunu öngörmek hiç te yanlış olmayacak gibi görünüyor. (The Real Meaning of Hong Kong:Braziş and İndia Jain the Big Boys’ Club, By Walden Bello)

Hong Kong Protestoları:

Hong Kong protestoları, DTÖ tarihi boyunca toplantılar merkezine en yakın eylemler olarak tarihe geçti. Ayrıca Victoria Park, örgütlerin forum, sempozyum, atölye vb. eğitim amaçlı toplantılarının düzenlendiği, yürüyüşlerin organize edildiği merkez nokta olarak belirlendi. Hergün değişik bir başlık altında, değişik örgütler tarafından farklı yürüyüşler düzenlendi. Bunların konuları GATS, NAMA, Tarım, Göçmen hakları vb. başlıklardan oluşuyordu. Hong Kong Halklar İttifakı isimli bir şemsiye örgüt tüm bu örgütleri bir araya getirdi ve eylemlerin düzenlenmesinde eve sahipliği yaptı. Bu şemsiye örgütün arkasından en güçlü eylemleri yapan bir diğer örgüt ise HK Sendikalar Konfederasyonu üyelerinden HKPA idi. 10 Aralık günü yapılan büyük yürüyüşün ardından 18 Aralık’a kadar doğrudan eylemler ve gösteriler devam etti(12 Aralık günü akşam saat 6’da delegelerin toplantı yerinden çıkışlarını önlemek için barikat oluşturuldu). 16-17 Aralık tarihlerinde yaşanan çatışmaların ardından 600 protestocu güvenlik güçleri tarafından göz altına alındı, bunlardan 14’ ü hala serbest bırakılmadı ve Hong Kong’ ta yargı süreci için hapiste tutuluyorlar. Tüm bunların dışında polisle çatışmaya giren 70 protestocu yaralanarak hastaneye kaldırıldı.

Her ne kadar konferansın son gününde DTÖ üyelerinin üzerinde mutabık kaldığı anlaşma protestocu örgütler üzerinde ciddi bir hayal kırıklığı yarattıysa da eylemler Hong Kong halkı üzerinde derin bir iz bıraktı ve eğitici, bilinç arttırıcı bir etki yaptı. (Viajar,Verna/ Philipinnes/Jan.09.2006)