AB'nin ANDEAN'a Üyelik Müzakereleri: Bu da Morales Kriterleri
Türkiye MAİ ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu
18 Haziran 2006
Değerli okuyucular,
Bu bilgi notumuzda, aslında Avrupa Birliği ile Ant Dağları ülkelerinin oluşturduğu Andean Paktı arasında başlayacak yeni bölgesel serbest ticaret anlaşması görüşmeleri hakkında bilgi aktarmayı hedeflemiştik. Ancak, Andean ülkelerinin kendi iç müzakere sürecinde Bolivya Devlet Başkanı Morales’in olası bir ticaret anlaşması karşısında sergilediği tutumun, ülkemizde yıllardır tartışılan “AB demokrasisi”ne farklı bir perspektiften yaklaşılmasına yardım edeceğini düşündüğümüz için bilgi notunun başlığını, dikkatleri üyelik kriterleri arasındaki farka çekmek amacıyla “AB’nin Andean’a üyelik müzakereleri” şeklinde belirledik. Teşbihte hata olmaz diyor, bu bilgi notunu değerli yorumlarınıza sunuyor ve iyi okumalar diliyoruz.
Bu yıl Nisan’da Venezuela’nın çekilmesiyle sayıları 4’e inen Andean ülkelerinin liderleri (Boliya, Peru, Ekvador ve Kolombiya) Avrupa ile 37 yıldır devam eden ticaret anlaşmasını daha ileri bir boyuta taşımanın koşullarını görüşmek üzere 13 Haziran’da Quito kentinde bir araya geldi. Venezuela, Peru ve Kolombiya’nın ABD ile serbest ticaret anlaşması imzalamasını, bu girişimin Andean Birliği içindeki bölgesel bütünleşmeye zarar vereceği gerekçesiyle protesto ederek Pakt’tan ayrılmıştı. Öte yandan Pakt üyelerinden Ekvador da ABD ile bir serbest ticaret görüşmesi sürdürüyordu. Ancak Mayıs ayında Ekvador Hükümetinin Occidental Petroleum şirketiyle yapılan bir anlaşmayı uygulamaması üzerine bu görüşmeler donduruldu. Boliya devlet başkanı Evo Morales aylar öncesinden ABD ile hiçbir ticaret anlaşmasına girmeyeceğini duyurmuştu. Bu deklarasyonunun hemen ardından Morales Küba ve Venezuela ile görüşmelere başladı. Diğer yandan Bolivya ve Ekvador 1991’den beri 4 Andean ülkesinin yararlanmakta olduğu ve 6000’den fazla ürünün ABD’ne vergiden muaf olarak ihraç edilme avantajını sürdürmek arzusunda. Tekrar Quito zirvesine dönecek olursak; liderler, Venezuela’nın pakttan ayrılmasıyla yaşanan şokun atlatıldığının ve normale dönüldüğünün ilk sinyali olarak yorumladıkları bu toplantıda esas olarak iki önemli konuyu müzakere ettiler: AB ile ikili ticaret görüşmelerinin iki blok olarak olarak sürdürülmesinin sağlanması ve ABD’den hem Andean ülkelerine uygulamakta olduğu tercihli ticaret ayrıcalıklarının süresini uzatmasının hem de uyuşturucu trafiğine son vermeyi hedefleyen anlaşmanın daha ileri bir tarihe ertelenmesinin talep edilmesi. AB ve Andean ekonomik ilişkilerine gelince, her ne kadar AB, Andean’la başlatmış olduğu görüşmelere devam etme arzusunda olduğunu bildirdiyse de gene de resmi müzakerelere başlamak için nihai bir tarih ( 20 Temmuz)belirlemekten geri durmadı. Eğer Andean ülkeleri kendi iç farklılıkları üzerine yoğunlaşacak ve örneğin kendi aralarında bir gümrük birliğine gitme konusuna öncelik verecek olurlarsa resmi müzakerelerin Ocak 2007’ye sarkacağı belirtiliyor. Bu da, politik, ekonomik ve ticari bölümlerden oluşacak AB-Andean Anlaşmasının Mayıs 2008’den önce bağıtlanamayacağı anlamına geliyor. Bu toplantı çerçevesinde, Bolivya’nın yeni başkanı Morales, AB-Andean Paktı’nın devam ettirilmesi ile ilgili öncelikli taleplerde bulundu.
Buna göre;
- Olası yeni bir anlaşma her şeyden önce Andean ve AB bloklarındaki göç, çevre, yapısal sorunlar, yoksulluk, işsizlik, kimliklerin korunması, blok devletlerin güçlendirilmesi, katılımcı demokrasinin geliştirilmesi ve 500 yılı aşkın bir süreden beri dışlanan ve horlanan yerli halkların hak ve isteklerine saygı gösterilmesi gibi konuları kapsayacak tamamlayıcı nitelikte bir anlaşma olacak.
-
Halklar, insanlık ve doğa, bu anlaşmanın birincil yararlanıcıları olacak ve ulusötesi şirketlerin halkın ve çevrenin ihtiyaçlarını yok sayan pratiklerine son verilecek.-
Sivil toplum ile sosyal örgütlenmeler anlaşmanın inşasında yer alacak, halk ve devletlerin gerçek anlamda entegrasyonuna izin verilecek.-
Siyasi diyalog dengeli, karşılıklı her iki bloğun da birbirinden öğrenecek çok şeyi olduğunu kabul eden, katılımcı ve toplumsal demokrasiye öncelik veren bir şekilde kurgulanacak. Özerklik, ademi merkeziyetçilik, yolsuzluk, şeffaflık, çatışmaların çözümlenmesi, barış ve egemenlik kültürlerinin yerleştirilmesi konularında bloklar arası deney alışverişi yapılacak.-
Uyuşturucu trafiğine son verilmesi hem Andean hem de AB açısından vaz geçilmez bir önceliktir. Bu bağlamda koka lifleri ile kokain birbirine karıştırılmamalıdır ve koka liflerinin Andean hakları kültürünün ayrılmaz parçası olarak tanınması gerekir; koka lifleri insan sağlığına zarar vermediği gibi endüstride tüm insanlığın yararına olacak bir şekilde kullanılabilir.-
AB’den Andean’a yapılacak yardımlar hiçbir surette koşullu olamaz, sağlanacak yardımların Andean devletlerinin, yıllardan beri geri kalmalarına yol açan sömürgecilik ve bağımlılıktan kaynaklanan yapısal sorunları aşmalarını amaçlaması gerekir. Bu bağlamda, Andean ülkelerinde sağlanmakta olan kamu hizmetleri, kamusal alt yapı, doğal kaynakların sanayileştirilmesi gibi kurum ve anlayışlar yardım anlaşmalarına konu edilemez, tüm bunların Andean toplumları için vaz geçilmez olduğu ve hatta yardımların bu alanların güçlendirilmesini hedeflemek zorunda olduğunu anlaşma kabul etmelidir.-
AB-Andean anlaşmasının, ağır koşullara bağlanmış dış borç ve bağış gibi negatif deneyimlerin üstesinden gelmeye yardım edecek bir finansal mekanizma geliştirmesi gerekir. Egemen devletlerin kendilerince belirlenmiş önceliklere yanıt verecek bir şekilde dizayn edilmiş olan Dünya Bankası, IMF vb diğer uluslar arası finans kuruluşları kökten reforma tabi tutulmalıdır.-
Göç, hem AB’ye hem de Andean’a zarar veren bir olaydır ve Andean’daki yapısal sorunların giderilmesi, göçün önlenmesinin birinci koşuludur.-
AB’nin mali yardımları ve tercihli ticaret koşullarının milyonlarca yoksula iş olanağı sağlamayı hedeflemesi gerekir.-
Çevresel koruma için, şirketlerin yalnızca daha ucuz emek ve korumasız doğa koşullarına akın etmesinin durdurulması ve doğayla uyum içinde nasıl yaşanacağı konusunda yerlilerden ders alınması gerekir.-
Ticaret hükümleri açısından anlaşmada AB ve Andean’a eşit olanaklar tanınması mevcut eşitsizliği daha da geliştirecektir. İki bloğun ekonomik ve sosyal durumu mukayese edilemeyecek kadar farklıdır, bu yüzden de anlaşmanın, Andean açısından daha avantajlı bir ticaret bölümü içermek zorundadır. AB’nin GSYIH’sı Andean grubununkinden 50 kat daha büyüktür, bu mukayese ülke bazına indiğinde ise örneğin Ekvador ve Bolivya gibi ülkelerin GSYIH’sı ile AB’ninki arasında sırasıyla 1/300 ve 1/1000 gibi muazzam farklar bulunmaktadır. Bu yüzden eşitsiz hükümler yerine “özel ve farklı muamele” ilkesi benimsenmek zorundadır.-
Piyasalara giriş konusunda ise AB’nin Andean’da üretilen ve bilhassa da katma değeri yüksek ürünler için AB ülkelerine sıfır gümrükle giriş avantajı sağlamak zorunda olduğu hükmü anlaşmada yer almalıdır.-
Tarıma, ekonomik faaliyetin bir sektörüymüş gibi davranılamaz. Andean bölgesindeki milyonlarca insanın geçimini, yaşamını tarımla kazandığı, kültürlerinin de tarımdan bağımsız düşünülemeyeceği, ekolojik tarıma öncelik verilmesi gerektiği hususları unutulmamalıdır.-
Devletlerin egemenliği tanınmalı ve küçük ölçekli ülkelerde devletlerin devlet satın almaları ve benzer yollarla kendi ulusal piyasalarını ve ulusal üreticilerini korumaya hakları vardır.-
Yabancı yatırım da Andean bölgesinde teknolojinin gelişmesi, yerli girdi kullanımı, çevre ve çalışma yasalarına uygun davranma koşullarıyla kabul edilebilir. Her yabancı yatırımcının yatırımını korumaya, makul bir oranda kar elde etmeye hakkı vardır ancak gelecekteki potansiyel karları için tazminat istemeye hakkı yoktur.-
Hizmetlerle ilgili olarak, Milenyum Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için devletlerin düzenleyici ve yönetimsel kapasitelerinin güçlendirilmesi, hizmetlerde özelleştirme ve liberalizasyonun değil, kamusal hizmetlerin kendisinin geliştirilmesi gerekir. Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, su ve temel temizlik ve bakım hizmetlerinin güçlendirilerek evrenselleştirilmesi gerekir.Bu alanda AB ülkelerindeki kamu hizmeti veren işletmelerden Andean’a doğru bilgi ve deney aktarımının sağlanması yardımcı olacaktır (OWINFS: Bolivia’s negotiating principles for trade agreement with EU 14/06/2006).Morales kriterleri her ne kadar kontrollü bir kapitalizmin ana çizgilerini yansıtıyor olsa da, günümüz dünyasında Castro’nun Küba’sı dışında bu taleplerin bile altına imza atmayı kabul edecek bir devlet bulunmadığını kabul etmemiz gerekir. Öte yandan Morales’in bu çıkışının arkasında durup duramayacağı, hatta bu talepleri kendi bloğu içersinde kabul ettirip ettiremeyeceği, kabul edilmemesi durumunda nasıl bir yol izleyeceği ve daha pek çok soru Bolivya’nın atacağı adımların dikkatle izlenmesini zorunlu kılmaktadır.